ORTAÇAĞ ve OSMANLI DÖNEMİ'NDE EDİRNE

ORTAÇAĞ ve OSMANLI DÖNEMİ'NDE  EDİRNE

BİZANS DÖNEMİ EDİRNE

ORTAÇAĞ

Bizans devri boyunca Edirne Balkanlardan gelen tehlikelerin sürekli tehdidi altında kalır. Trakya M.S.IV. yüzyılın ortalarından başlayarak Hunların ve Gotların akınlarına uğrar. M.S.V. Yüzyıl boyunca da önce yine Hunların, sonra da Slavların ve Bulgarların akınlarından zarar görür.
M.S.586 yılında Avarlar tarafından kuşatılan Edirne Bizanslıların, Bulgarların zorlu savaşlarına sahne olur. M.S.913 yılında ise Bizans tacını elde etmek isteyen Bulgar Çan Simeon'un eline geçer. M.S .1018'den başlayarak Peçenekler tarafından zorlanır. Bir ara kuşatılırsa da yeniden Bizanslıların egemenliğine girer. Bir yandan bu akınlarla uğraşırken öte yandan da Bizans'ın iç çekişmelerine sahne olur. Bizans'ın son İmparatorluk soyu Paleologoslar ile Latin Kantakuzenoslar arasındaki anlaşmazlıklar arasında, Aydınoğlu Umur Bey Kantukuzenos'un dostu olarak 1342-1343'te Trakya'ya geçerek Edirne tekfurunu öldürür. Bu sırada Anadolu'daki iller de birer ikişer Türklerin eline geçer; Bursa'yı alan Osmanoğullan Rumeli'ye geçmeye hazırlanır.

OSMANLI DEVRİNDE EDİRNE

İLK OSMANLILAR EDİRNE


Gerek Orhan Bey gerekse Süleyman Paşa Edirne ile ilgilenirler. Fakat Süleyman Paşa'nın bir kaza sonucunda ölümü üzerine Şehrin Fethi II.Murat zamanında gerçekleşir. Lala Şahin Paşa'dan sonra Hacı İlbey'in ve Evrenos Bey'in kumandasındaki kuvvetlerin karşısında duramayacağını anlayan tekfur bir gece sarayı terk ederek Tunca üzerinden salla Enez (Ainos)e kaçar.

Böylece Edirne 1361 de Osmanlıların eline geçer. Kaynaklarda şehrin adının önceleri Edrenos, Edrene daha sonrada Edirne olarak yazıldığı görülür. Bundan sonra Edirne Rumeli'nin fethinden birinci derecede rol oynar ve önemli bir askeri üs olur. Sırpsındığı Zaferi Edirne'nin 25 km. batısında kazanılır. Daha sonra, Yıldırım Beyazıt İstanbul'u kuşatmak için Edirne'den hareket eder. Yıldırım Beyazıt'ın ölümünden sonra, Musa Çelebi İstanbul ve Pravadi seferlerine buradan çıkar, kendi adına Edirne'de para bastırır.

 Edirne II.Murat döneminde daha da önem kazanır; II.Murat Anadolu'dan Gelibolu'ya geçiş yolu üzerine bir köprü ve Uzunköprü kasabasını (Cisri-Ergene) kurar. 1444'te tahtı oğlu Mehmet'e bırakarak Edirne' den ayrılsa da Varna Seferi ve Yeniçeri başkaldırması nedeniyle ikinci kez tahta çıkar. Oğlu Mehmet'in
Süleyman Bey'in kızı Sitti Hatun ile günlerce süren düğününü burada yapar.

1451 Şubat'ında burada ölünce oğlu, II.Mehmet olarak yeniden tahta çıkar; 1452-1453 kışlarını Edirne'de İstanbul'un fethi hazırlıklarıyla geçirir. Kuşatmada kullanılacak top denendiğinde Edirne'de kırılmadık cam kalmaz. 29 Mayıs 1453' te gerçekleşen İstanbul'un fethi Edirne tarihi için de bir dönüm noktası olur. Fetihten sonra da Edirne bir süre başkent olarak kalır. Şehzade Beyazıt ile Mustafa'nın bir ay süren görkemli sünnet düğünleri Saray-ı Cedid'in bahçesinde yapılır.

İstanbul başkent olduktan sonra da Edirne II.Beyazıt, II.Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde önemini korur. II.Selim döneminde eşsiz anıt Selimiye Camii yapılır. Parlak devrini XVII. yüzyılda IV.Mehmet zamanında da sürdüren Edirne'ye köşkler ve saraylar yapılır; ayrıca da şehzadelerin sünnet düğünlerine ve Hatice Sultan'ın görkemli evlenme törenine sahne olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KARS YÖRESEL HALK EDEBİYATI -HALK ŞAİRLERİ VE AŞIKLAR

Dünyanın Dördüncü Büyük Adası Madagaskar